Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
elde taşınabilen veya seyyar olmak üzere imal edilmiş
lateral acceleration
it is currently reported that
modesty panel
mücevher kesme
in full
Geçmiş
Cümleler
"in full"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 161 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
in full
zf.
tamamen
I am
in full
agreement with him on this matter.
Bu konuda onunla
tamamen
aynı fikirdeyim.
More Sentences
2
Genel
in full
zf.
tamamı
The Commission accepts
in full
all 18 amendments to the Clegg report.
Komisyon, Clegg raporunda yapılan 18 değişikliğin
tamamını
kabul etmiştir.
More Sentences
Phrases
3
İfadeler
in full measure
expr.
tam anlamıyla
May grace and peace be yours
in full measure!
Lütuf ve esenlik
tam anlamıyla
sizlerin olsun!
More Sentences
Idioms
4
Deyim
in full swing
expr.
en yoğun döneminde
Preparations are
in full swing.
Hazırlıklar
en yoğun döneminde.
More Sentences
Common Usage
5
Yaygın Kullanım
in full
zf.
eksiksiz
General
6
Genel
go in full sail
f.
pupa yelken gitmek
7
Genel
pay in full
f.
tamamen ödemek
8
Genel
write in full
f.
kısaltmasız yazmak
9
Genel
be in full of
f.
kol gezmek
10
Genel
run in full capacity
f.
tam kapasiteyle çalışmak
11
Genel
operate in full capacity
f.
tam kapasite ile çalışmak
12
Genel
operate in full capacity
f.
tam kapasiteyle çalışmak
13
Genel
work in full capacity
f.
tam kapasiteyle çalışmak
14
Genel
run in full capacity
f.
tam kapasite ile çalışmak
15
Genel
work in full capacity
f.
tam kapasite ile çalışmak
16
Genel
pay in full
f.
tümünü ödemek
17
Genel
set out in full
f.
tam olarak açıklamak
18
Genel
set out in full
f.
eksik nokta bırakmamak
19
Genel
be in full flood
f.
çağlamak
20
Genel
be in full flood
f.
çağıl çağıl akmak
21
Genel
be in full flood
f.
tam kapasiteyle akmak
22
Genel
in full fig
s.
giyinmiş kuşanmış
23
Genel
in full fig
s.
tam teçhizatlı
24
Genel
in full blast
zf.
bütün kuvvetiyle
25
Genel
in full view
zf.
aleni olarak
26
Genel
in full view
zf.
tam göz önünde
27
Genel
in full course
zf.
bütün hızıyla
28
Genel
in full view
zf.
herkesin önünde
29
Genel
in full blast
zf.
tam faaliyette
30
Genel
in full view
zf.
görünürde
31
Genel
in full
zf.
tam olarak
32
Genel
in full career
zf.
tam hızla
33
Genel
in full
zf.
eksiksiz
34
Genel
in full
zf.
etraflı
35
Genel
in full career
zf.
bütün hızı ile
36
Genel
in full
zf.
tam
37
Genel
in full
zf.
tam manasıyla
38
Genel
in full swing
zf.
en civcivli zamanında
39
Genel
in full career
zf.
olanca hızıyla
40
Genel
in full flood
zf.
sel gibi
41
Genel
in full flood
zf.
büyük bir güçle
42
Genel
in full flood
zf.
dalga dalga
43
Genel
in full
zf.
bütün
44
Genel
in full
zf.
noksansız
45
Genel
in full
zf.
bütün olarak
46
Genel
in full
zf.
eksiksiz
47
Genel
in full
zf.
kısaltmaksızın
48
Genel
in full action
zf.
tam güç
Phrases
49
İfadeler
in full possession of all your faculties
expr.
akli dengesi yerinde
50
İfadeler
in full blast
expr.
bangır bangır
51
İfadeler
in full compliance with the laws
expr.
kanunlarına uygun şekilde
52
İfadeler
in full swing
expr.
tam faaliyet halinde
53
İfadeler
in full measure
expr.
tam manasıyla
54
İfadeler
in full retreat
expr.
tam çekilme halinde
55
İfadeler
in full retreat
expr.
tam çekilme durumunda
56
İfadeler
in full compliance with the laws
expr.
yasalara uygun şekilde
Colloquial
57
Konuşma Dili
in full flood
expr.
büyük bir güçle
58
Konuşma Dili
in full
expr.
dolu dolu
59
Konuşma Dili
in full flood
expr.
dalga dalga
60
Konuşma Dili
in full flood
expr.
sel gibi
Idioms
61
Deyim
in full cry
i.
(takibin) en heyecanlı anı
62
Deyim
be in full feather
f.
en iyi kıyafetleriyle olmak
63
Deyim
be in full feather
f.
tepeden tırnağa giyimli olmak
64
Deyim
be in full flight
f.
çok hızlı bir şekilde kaçmak
65
Deyim
be in full flight
f.
kayıplara karışmak
66
Deyim
be in full spate
f.
sorunsuz devam etmek
67
Deyim
be in full spate
f.
son sürat devam etmek
68
Deyim
be in full flow
f.
sorunsuz devam etmek
69
Deyim
be in full flow
f.
son sürat devam etmek
70
Deyim
be in full flow
f.
tıkırında işlemek
71
Deyim
be in full flow
f.
tam gaz devam etmek
72
Deyim
come in full force
f.
tam kadro gelmek
73
Deyim
be in full spate
f.
tam gaz devam etmek
74
Deyim
be in full spate
f.
tıkırında işlemek
75
Deyim
be in full cry
f.
yoğun/şiddetli biçimde eleştirmek
76
Deyim
be in full flood
f.
son sürat devam etmek
77
Deyim
be in full flood
f.
son hız devam etmek
78
Deyim
be in full flood
f.
tıkırında gitmek/işlemek
79
Deyim
be in full flood
f.
tam gaz devam etmek
80
Deyim
be in full flood
f.
son hızla sürmek/devam etmek
81
Deyim
be in full flood
f.
yolunda gitmek
82
Deyim
be in full cry
f.
eleştiride bulunmak
83
Deyim
be in full cry
f.
eleştirisini dile getirmek
84
Deyim
be in full swing
f.
son sürat/hız devam etmek
85
Deyim
be in full swing
f.
tam gaz devam etmek
86
Deyim
be in full swing
f.
sorunsuz devam etmek
87
Deyim
be in full swing
f.
tıkırında işlemek/gitmek
88
Deyim
be in full swing
f.
yolunda gitmek
89
Deyim
be in full swing
f.
son hızla devam etmek/sürmek
90
Deyim
in (full) bloom
s.
tamamen açmış
91
Deyim
in (full) bloom
s.
tamamen çiçek açmış
92
Deyim
in full swing
s.
tam hız giden
93
Deyim
in full swing
s.
tam ilerleyen
94
Deyim
in-full-feather
expr.
bayramlıklarıyla
95
Deyim
in-full-fig
expr.
bayramlıklarıyla
96
Deyim
in full rig
expr.
şık
97
Deyim
in full gear
expr.
son hızla
98
Deyim
in full rig
expr.
şıkır şıkır
99
Deyim
in full rig
expr.
tiril tiril
100
Deyim
in full cry
expr.
eleştirisini dile getiren
101
Deyim
in full cry
expr.
yoğun/şiddetli biçimde eleştiren
102
Deyim
in full cry
expr.
sesini yükselten
103
Deyim
in full feather
expr.
en iyi kıyafetlerini giymiş
104
Deyim
in full feather
expr.
tepeden tırnağa giyimli
105
Deyim
in full feather
expr.
bayramlıklarıyla
106
Deyim
in full feather
expr.
giyinip kuşanmış
107
Deyim
in full feather
expr.
güzel/şık kıyafetler giymiş
108
Deyim
in full feather
expr.
özenli giyinmiş
109
Deyim
in full flight
expr.
çok hızlı bir şekilde kaçmış
110
Deyim
in full flight
expr.
hemen sıvışmış
111
Deyim
in full flight
expr.
kayıplara karışmış
112
Deyim
in full flow [uk]
expr.
son sürat devam eden
113
Deyim
in full flow [uk]
expr.
son hızıyla süren
114
Deyim
in full flow [uk]
expr.
tam gaz devam eden
115
Deyim
in full flow [uk]
expr.
tıkırında işleyen
116
Deyim
in full flow [uk]
expr.
uzun uzadıya konuşan
117
Deyim
in full flow [uk]
expr.
sayıp döken
118
Deyim
in full flow [uk]
expr.
hızlı hızlı anlatan
119
Deyim
in full flow [uk]
expr.
akıcı bir şekilde konuşan/anlatan
120
Deyim
in full flow [uk]
expr.
kaptırıp konuşan
121
Deyim
in full force
expr.
tam kadro
122
Deyim
in full spate [uk]
expr.
son sürat devam eden
123
Deyim
in full spate [uk]
expr.
son hızıyla süren
124
Deyim
in full spate [uk]
expr.
tam gaz devam eden
125
Deyim
in full spate [uk]
expr.
tıkırında işleyen
126
Deyim
in full spate [uk]
expr.
uzun uzadıya konuşan
127
Deyim
in full spate [uk]
expr.
sayıp döken
128
Deyim
in full spate [uk]
expr.
hızlı hızlı anlatan
129
Deyim
in full spate [uk]
expr.
akıcı bir şekilde konuşan/anlatan
130
Deyim
in full spate [uk]
expr.
kaptırıp konuşan
131
Deyim
in full view (of someone or something)
expr.
(birinin/bir şeyin) tam gözünün önünde
132
Deyim
in full view (of someone or something)
expr.
(birinin/bir şeyin) alenen görebileceği yerde
133
Deyim
in full view (of someone or something)
expr.
kabak gibi (birinin/bir şeyin) gözünün önünde
134
Deyim
in (full) spate [uk]
expr.
çağlamakta
135
Deyim
in (full) spate [uk]
expr.
gürül gürül akmakta
136
Deyim
in (full) spate [uk]
expr.
yoğun şekilde akmakta
137
Deyim
in (full) spate [uk]
expr.
şiddetli akmakta
138
Deyim
in (full) spate [uk]
expr.
debisi çok artmış
139
Deyim
in (full) spate [uk]
expr.
tam gaz konuşmakta
140
Deyim
in (full) spate [uk]
expr.
konuşmaya kaptırmış
141
Deyim
in (full) spate [uk]
expr.
taramalı tüfek gibi anlatmakta/konuşmakta
142
Deyim
in (full) spate [uk]
expr.
çenesi düşmüş
143
Deyim
in (full) spate [uk]
expr.
dur durak bilmeden konuşmakta
Trade/Economic
144
Ticaret/Ekonomi
payment in full
i.
bedelin tümünün birden ödenmesi
145
Ticaret/Ekonomi
receipt in full for account
i.
bir alacağın tamamen tahsil edilmesi
146
Ticaret/Ekonomi
in full settlement of an account
i.
bir hesabın tamamen tasfiyesi
147
Ticaret/Ekonomi
payment in full
i.
defaten ödeme
148
Ticaret/Ekonomi
receipt in full
i.
genel makbuz
149
Ticaret/Ekonomi
payment in full of account
i.
hesabın tamamen ödenmesi
150
Ticaret/Ekonomi
receipt in full for account
i.
hesabın tamamen tahsil edilmesi
151
Ticaret/Ekonomi
receipt in full for account
i.
hesabın tamamen tahsili
152
Ticaret/Ekonomi
endorsement in full
i.
temlik cirosu
153
Ticaret/Ekonomi
endorsement in full
i.
tam senet
154
Ticaret/Ekonomi
endorsement in full
i.
tam ciro
155
Ticaret/Ekonomi
indorsement in full
i.
tam ciro
156
Ticaret/Ekonomi
payment in full
i.
tam ödeme
157
Ticaret/Ekonomi
paid in full
s.
tamamıyla ödenmiş
158
Ticaret/Ekonomi
paid in full
s.
tamamen ödenmiş
159
Ticaret/Ekonomi
on time in full (otif)
zf.
zamanında ve eksiksiz
Law
160
Hukuk
in full force and effect
i.
tam olarak yürürlükte
Military
161
Askeri
in full uniform
s.
tam üniformalı
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of in full
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy